Makaleler
İş kazasıda açılabilecek tazminat davaları.İş Kazalarında Tazminatı
İş kazası
İş kazası; belirli koşulların varlığına bağlı olarak gelişen ve işçiyi bedenen ya da ruhen engelli hale getiren olaydır. Hangi olayların ve ne zaman gerçekleşmesi halinde iş kazası sayıldığını daha önce açıklamıştım. Şu yazımdan gerekli bilgileri edinebilirsiniz.
Tazminat davaları
İş kazasının ardından açılabilen 3 tür tazminat davası bulunmaktadır: Maddi tazminat, manevi tazminat ve destekten yoksun kalma tazminatı. Şimdi bunları tek tek açıklayalım.
iş kazası işten çıkış
İş kazası nedeniyle işten ayrılma
Bu yazı da ilginizi çekebilir
Maddi tazminat davası
Bilindiği üzere iş kazası geçiren işçiye ya da onun yakınlarına SGK tarafından, geçici iş göremezlik ödeneği ya da sürekli iş göremezlik ödeneği gibi bazı haklar sağlanmaktadır. İşte sosyal sigorta mevzuatı kapsamında sağlanan bu haklar dışında kalan zararların ödetilmesi için işveren aleyhine maddi tazminat davası açılabilmektedir.
Bu davanın kalemleri ise işçinin ölmesine ya da yaralanmasına göre değişecektir. Bunlar; cenaze giderleri, ölmeden önce tedavi gerekmişse tedavi masrafları, çalışma gücünün yitirilmesinden ya da azalmasından kaynaklanan kayıplar, kazanç kaybı, ekonomik geleceğin sarsılmasından kaynaklanan kayıplar olarak sıralanabilir.
Bu dava karara bağlanırken işverenin ve işçinin kusuru da dikkate alınacak, dolayısıyla SGK denetim elemanları tarafından düzenlenen tutanaklar ile raporlar büyük önem arz edecektir.
Ayrıca belirlenen maddi tazminat tutarından, işçiye daha önce SGK tarafından sağlanan yardımlar düşülecektir. Örneğin işçi için 250.000 TL tazminat öngörülmüş; ancak bu arada SGK tarafından yapılan ödemeler ile bağlanan maaş tutarı da 150.000 TL ise, tazminat 100.000 liraya düşecektir. Çünkü maddi tazminat davasının asıl amacı zaten SGK tarafından karşılanamayan zararların tazminini sağlamaktır.
Manevi tazminat
iş kazası sonucunda açılabilen davalar
Maddi tazminat alınması, manevi tazminat alınmasına engel değildir. Ancak manevi tazminat açılabilmesi için işçinin mutlaka bedensel zarara uğraması ya da ölmesi gerekmektedir. Bunun dışında; bir eylem bulunmalı, meydana gelen zarar ile eylem arasında bir illiyet bağı bulunmalı ve eylemin hukuka aykırı olması gerekmektedir.
Manevi tazminat miktarı belirlenirken de işverenin kusuruna bakılır. Kusurun tamamı işverende değilse, belirlenen tazminat miktarının tamamına hükmedilemez. İşverene, kusuru oranında manevi tazminata hükmedilir.
Ayrıca bu tazminata karar verilmesi için işçinin illa maddi kazanma gücünde bir kayba uğramış olması da gerekmez. İşçinin bedenen uğradığı zararın ardından acı ve ıstırap çekmesi yeterli olacaktır.
Manevi tazminatı, işçinin ölmesi halinde yakınları isteyecektir. Ancak bilinmelidir ki; işçi ölmese bile, eş ve çocukları da acı ve ıstırap çektiklerini ispat edebilirlerse manevi tazminat davası açabilecektir.
İş göremezlik Tazminatı
Meydana gelen iş kazası veya meslek hastalığı durumlarında, meslekte kazanma gücü kayıp oranı % 10 ve daha fazla ise, SSK tarafından sigortalıya sürekli iş göremezlik geliri bağlanmaktadır. Ancak bu gelir sigortalının gerçek zararına uygun düşmemektedir. SSK tarafından bağlanacak olan sürekli iş göremezlik geliri, yıllık kazancının % 70'inin iş göremezlik miktarıyla orantılı kısmından ibarettir. Tam iş göremezlik durumunda bu gelir, işçinin yıllık kazancının % 70'ine eşittir. Oysa, işçinin tam iş göremezlikteki gerçek kaybı kazancının tamamı, yani, % 100'dür. Ayrıca, iş göremezlik derecesi % 10'dan aşağı olan durumlarda da işçinin cismani zararı olduğu halde, SSK tarafından sürekli iş göremezlik geliri bağlanmamaktadır. SSK tarafından bağlanan gelir, gerçek zararın bir karşılığı olmayıp, bir sosyal güvenlik geliri niteliğindedir. Bu nedenle iş kazası nedeniyle iş görme gücünde azalma olan veya iş göremez duruma düşen işçi, iş göremezlik tazminat davası açarak, SSK tarafından karşılanmayan zararını işverenden isteyebilir.
Destekten yoksun kalma tazminatı
Bu davanın ön şartı ise işçinin hayatını kaybetmiş olmasıdır. Böylece işçinin ölmesi sonucunda onun desteğinden yoksun kalanların, ölüm yüzünden uğradıkları zararın tazmini sağlanır. Bu davayı açabilmek için illa işçinin mirasçısı olmaya da gerek yoktur.
Yargıtay bir kararında; “Gerçekten destek kavramı hukuki bir ilişkiyi değil fiili bir durumu ifade eder. Ne hısımlığa ve nede yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanmaz. Medeni Yasa uyarınca evlilik bağı kurulmasa bile karı-koca olarak bir araya gelerek bu amaç ve duyguyla yaşamın sürdürülmesi karşısında, kadınlar için fiilen ve düzenli olarak onun geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak biçimde yardım eden ve olayların normal akışına göre, eğer ölüm gerçekleşmeseydi gelecekte de bu yardımı sağlayacak bakım yükümlülüğünü yerine getiren erkeğin destek SAYILMASI GEREKİR. Bu nedenle, iş kazası veya meslek hastalığı sonucu ölümü nedeniyle nikahsız eşin destekten yoksun kalmaya dayalı olarak maddi ve manevi tazminat davası açma HAKKI VARDIR.” demektedir. ( 21 Hukuk, 2012/18080 E.)
Bu davayı açacak olan kimsenin gerçekten de ölen işçinin düzenli ver sürekli yardımından mahrum kalmış olmaları gerekir.
Bedensel Zarar Halinde ;
Tedavi giderleri,
Kazanç kaybı,
Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.
Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar. istenebilir. İlgili kalemler iş kazası geçiren işçi tarafından istenecektir.
İş kazası geçiren işçi, işveren aleyhine maddi tazminat davası açabilecek, bu maddi tazminat davasında yukarıda bahsi geçen giderlerin karşılanmasını talep edebilecektir. Burada dikkat edilmesi gereken husus, işçinin geleceğe yönelik hak kayıplarını da talep edebilmesidir. Nitekim iş gücü kaybına uğrayan bir işçi, gelecekte bunun sıkıntısını yaşayacak ve iş kazası ve sonrasındaki süreçte kendisine bağlanan aylıklar bir an olsun tatmin etse de gelecekte bu tatmin sağlanamayacaktır. Hal böyleyken en önemli husus, işçinin çalışma gücünün azalmasından veya yitirilmesinden dolayı uğrayacağı zararlardır.
İş kazası nedeniyle açılacak davalardan olan maddi tazminat davası için en önemli belge, SGK müfettişleri tarafından düzenlenen tutanaklar, belgelerdir. Nitekim SGK müfettişleri, iş kazasını yerinde inceleyecek, tarafların ifadelerine başvuracak, iş kazası geçiren işçinin sigorta bilgileri ve çalışma koşulları, maaşı vb. hususlarda bilgi sahibi olacak ve her türlü araştırmayı yapacaktır. Gerek kusur oranlarının belirlenmesi gerekse de işçinin iş gücü kaybının tespit edilmesinde önemli rol oynayacaktır. İşbu nedenle SGK müfettişleri tarafından hazırlanan raporlar çok büyük önem taşımaktadır.
SONUÇ
İş kazası geçiren bir işçinin ya da yakınlarının açabileceği 3 tür tazminat davası vardır. Bunlar; maddi tazminat, manevi tazminat ve destekten yoksun kalma tazminatıdır.
Yukarıda ayrıntılı olarak açıkladığım bu tazminatlarla ilgili olarak bilinmesi gereken son husus ise; bunların tamamının 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğudur. Yani iş kazasının meydana geldiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra, bu tazminatlar zamanaşımına uğramış olacaktır.
KONYAR HUKUK BÜROSU
Av.Srbahattin KONYAR